1 Mart 2016 Salı

'Türkiye kendi sınırında kendi Gazze'sini yaratıyor'


Eski Irak ve Birleşik Krallık Büyükelçisi Ünal Çeviköz, Türkiye'nin Kürt sorununu çözememesi ve etnik kutuplaşmayı beslemeye devam etmesi durumunda, kendi sınırında bir Gazze yaratabileceğini söyledi.

Kadir Has Üniversitesi Yönetim Kurulu üyesi olan ve Radikal internet ortamında köşe yazıları yazan Çeviköz’le söyleşimizde öne çıkanlar özetle şöyle:

“Türkiye için önerim bir süre dış konularla ilgilenmeyi bırakması ve içeriye kendi zorluklarını çözmeye bakması ve Kürt sorununu çözmek için barış sürecini yeniden tesis etmesi; sonra, içerde istikrar ve güvenliği sağladıktan sonra, potansiyelini bölgedeki diğer ülkelere ilham kaynağı olmak için kullanması. Bu şekilde bölgesel sorunların çözümüne katkıda bulunabilmek için daha kendine güvenli olabilir.

“Soğuk Savaş sırasında bir tarafta NATO, diğer tarafta Varşova Paktı vardı. Soğuk Savaş yılları boyunca Almanya, Varşova Paktı ülkelerine karşı duran bir cephe ülkesiydi. Kuzeyde Norveç, güneyde ise Türkiye vardı. Almanya, Soğuk Savaş sırasında Ostpolitik denen zekice bir politika izledi. Doğu Almanya, Varşova Paktı’nın bir parçasıydı. Almanya Şansölyesi Willy Brandt’ın liderliğinde Doğu Almanya ile barışçı ve yapıcı ilişkiler başladı, iki kamp arasında tansiyonu azaltmak için diyalog gelişti.


“Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı parçalanmaya başladığında Doğu ve Batı Almanya arasında da birleşme süreci gördük. Bugün olansa şu: Avrupa’nın doğusu, batısı ve merkezinde barış var. Karşı karşıya gelmeler sadece eski Sovyet Birliği sınırlarında oluyor. Yeni çatışma alanı ise Akdeniz’in doğusuna, özellikle de Suriye’ye kaydı. Rusya ve yanında Baas rejimi ile İran, karşısında da Batı ve NATO ile müttefik olan Türkiye var. Bu yeni karşılaşma alanında Türkiye odak noktası. Eğer yeni bir Soğuk Savaş’tan söz ediyorsak, Türkiye de cephe ülkesi. Bu da tehlikeli bir gelişme.

“Eğer Türkiye, kendi Kürtleriyle problem yaşamasaydı, eğer Türkiye dışında yaşayan Kürtlere içerideki Kürtler aracılığı ile el uzatsaydı, bu, Soğuk Savaş sırasında Almanya’da görülen Ostpolitik’in yeniden tanımlandığı bir durum olarak ortaya çıkabilirdi. Kürtlerle barış yapmak için Türk tipi bir Ostpolitik gerekiyor.

Türkiye dış politikada bir hatadan diğerine gidiyor

“Stratejik derinlik konseptinin uygulanmasına karşı ciddi şekilde eleştiri var, ve eğer bu son 6-7 yıldaki Türk dış politikasının ana teorik arka planıysa, eleştirilerin kesinlikle haklı yanı var. 2002-2009 arasında Türkiye pozitif bir politika izledi ve örnek bir bölgesel aktördü. Tarafsız bir arabulucu olarak Suriyeli ve İsraillileri yakınlaşma görüşmeleri için bir araya getirmeyi başarmıştı. İsrail ve Filistinliler arasındaki görüşmeler için de yardımcıydı. Ancak dönüm noktası 2009 yılı başındaki Davos hadisesi oldu ve ardından Mavi Marmara olayı geldi. Bu olaylarla beraber Türkiye tarafsızlığını yitirdi çünkü daha önce hiç yapmadığı bir şekilde İsrail’e karşı zıtlık yarattı. Bundan sonra Türkiye engelli olmaya ve avantajlarını kaybetmeye başladı. Artık taraflı olarak algılanmaya başladı. Ve Türkiye bu algıyı değiştirmeye de yardımcı olmadı.

“Bugünse Türkiye dış politikada bir hatadan diğerine gidiyor. Suriye politikasındaki hatalarının yanında bir de dünyaya Sünni oluşumların yanında taraf oluyor izlenimini veriyor. Yakın zamanda İran dışişleri bakanı açıkça Türkiye’nin Suudi Arabistan’la yanyana olmasından mutsuz olduğunu söyledi. Eğer bölgede Şii ve Sünniler arasında bir fay hattı oluşuyorsa Türkiye bunun bir parçası olmamalı. Türkiye bu fay hatlarının ve bölen duvarların dışına çıkmalı. Korkarım, Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış politika bu konsepte tamamen karşı.”


Söyleşimizin İngilizcesi burada.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder