Eski Irak ve Birleşik Krallık Büyükelçisi Ünal Çeviköz, Türkiye'nin Kürt sorununu çözememesi ve etnik kutuplaşmayı beslemeye devam etmesi durumunda, kendi
sınırında bir Gazze yaratabileceğini söyledi.
Kadir Has Üniversitesi Yönetim Kurulu üyesi olan ve Radikal
internet ortamında köşe yazıları yazan Çeviköz’le söyleşimizde öne çıkanlar
özetle şöyle:
“Türkiye için önerim bir süre dış konularla ilgilenmeyi
bırakması ve içeriye kendi zorluklarını çözmeye bakması ve Kürt sorununu çözmek
için barış sürecini yeniden tesis etmesi; sonra, içerde istikrar ve güvenliği
sağladıktan sonra, potansiyelini bölgedeki diğer ülkelere ilham kaynağı olmak
için kullanması. Bu şekilde bölgesel sorunların çözümüne katkıda bulunabilmek
için daha kendine güvenli olabilir.
“Soğuk Savaş sırasında bir tarafta NATO, diğer tarafta
Varşova Paktı vardı. Soğuk Savaş yılları boyunca Almanya, Varşova Paktı
ülkelerine karşı duran bir cephe ülkesiydi. Kuzeyde Norveç, güneyde ise Türkiye
vardı. Almanya, Soğuk Savaş sırasında Ostpolitik denen zekice bir politika
izledi. Doğu Almanya, Varşova Paktı’nın bir parçasıydı. Almanya Şansölyesi
Willy Brandt’ın liderliğinde Doğu Almanya ile barışçı ve yapıcı ilişkiler
başladı, iki kamp arasında tansiyonu azaltmak için diyalog gelişti.
“Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı parçalanmaya
başladığında Doğu ve Batı Almanya arasında da birleşme süreci gördük. Bugün
olansa şu: Avrupa’nın doğusu, batısı ve merkezinde barış var. Karşı karşıya
gelmeler sadece eski Sovyet Birliği sınırlarında oluyor. Yeni çatışma alanı ise
Akdeniz’in doğusuna, özellikle de Suriye’ye kaydı. Rusya ve yanında Baas rejimi
ile İran, karşısında da Batı ve NATO ile müttefik olan Türkiye var. Bu yeni
karşılaşma alanında Türkiye odak noktası. Eğer yeni bir Soğuk Savaş’tan söz
ediyorsak, Türkiye de cephe ülkesi. Bu da tehlikeli bir gelişme.
“Eğer Türkiye, kendi Kürtleriyle problem yaşamasaydı, eğer
Türkiye dışında yaşayan Kürtlere içerideki Kürtler aracılığı ile el uzatsaydı,
bu, Soğuk Savaş sırasında Almanya’da görülen Ostpolitik’in yeniden tanımlandığı
bir durum olarak ortaya çıkabilirdi. Kürtlerle barış yapmak için Türk tipi bir
Ostpolitik gerekiyor.
Türkiye dış
politikada bir hatadan diğerine gidiyor
“Stratejik derinlik konseptinin uygulanmasına karşı ciddi
şekilde eleştiri var, ve eğer bu son 6-7 yıldaki Türk dış politikasının ana
teorik arka planıysa, eleştirilerin kesinlikle haklı yanı var. 2002-2009
arasında Türkiye pozitif bir politika izledi ve örnek bir bölgesel aktördü. Tarafsız
bir arabulucu olarak Suriyeli ve İsraillileri yakınlaşma görüşmeleri için bir
araya getirmeyi başarmıştı. İsrail ve Filistinliler arasındaki görüşmeler için
de yardımcıydı. Ancak dönüm noktası 2009 yılı başındaki Davos hadisesi oldu ve
ardından Mavi Marmara olayı geldi. Bu olaylarla beraber Türkiye tarafsızlığını
yitirdi çünkü daha önce hiç yapmadığı bir şekilde İsrail’e karşı zıtlık yarattı.
Bundan sonra Türkiye engelli olmaya ve avantajlarını kaybetmeye başladı. Artık
taraflı olarak algılanmaya başladı. Ve Türkiye bu algıyı değiştirmeye de
yardımcı olmadı.
“Bugünse Türkiye dış politikada bir hatadan diğerine
gidiyor. Suriye politikasındaki hatalarının yanında bir de dünyaya Sünni oluşumların
yanında taraf oluyor izlenimini veriyor. Yakın zamanda İran dışişleri bakanı
açıkça Türkiye’nin Suudi Arabistan’la yanyana olmasından mutsuz olduğunu
söyledi. Eğer bölgede Şii ve Sünniler arasında bir fay hattı oluşuyorsa
Türkiye bunun bir parçası olmamalı. Türkiye bu fay hatlarının ve bölen
duvarların dışına çıkmalı. Korkarım, Türkiye’nin son yıllarda izlediği dış
politika bu konsepte tamamen karşı.”
Söyleşimizin İngilizcesi burada.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder